|
|
BİYOGRAFİ(GENEL)
1965'ten
sonra Türkiye'de gelisen gençlik hareketinin en önemli
önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtulus
Ordusu(THKO)'nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz
Gezmis, 24 Subat 1947'de Ankara'nin Ayas ilçesinde
dogdu. Ögretmen bir ailenin çocugu olmasi sebebiyle
ilk ve ortaögrenimini çesitli kentlerde, liseyi
Istanbul'da okudu. 1966'da Istanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesine giren Gezmis, henüz lise ögrencisiyken
sol düsünceyle tanisti ve kendini dönemin eylemleri içinde
buldu. 1965'teTürkiye Isçi Partisi(TIP)'nin Üsküdar
ilçesine üye oldu. Ilk kez 31 Agustos 1966'da
Ankara'dan Istanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi
temizlik isçilerinin Taksim Aniti'na çelenk koymalari
sirasinda isçileri destekleyen ve Türk-Is yöneticilerini
protesto eden gösteri sirasinda gözaltina alindi.
Ardindan 19 Ocak 1967'de Türkiye Milli Talabe
Federasyonu(TMTF) binasinin yedd-i emine verilmesi
sirasinda çikan olaylarda yakalandi ve bir gün sonra
iki arkadasiyla çikarildigi mahkeme tarafindan serbest
birakildi. 22 Kasim 1967'de ögrenci örgütlerinin düzenledigi
Kibris Mitingi sirasinda Asik Ihsani ile birlikte ABD
bayragini yaktiklari gerekçesi ile gözaltina alinip
daha sonra serbest birakilan Deniz Gezmis, Hukuk Fakültesi'nde
birlikte okuduguarkadaslariyla birlikte 30 Ocak 1968'de
Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968'de IÜ
Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC
genel kurul toplantisinda konusma yapan Devlet Bakani
Seyfi Öztürk'ü protesto ettigi için tutuklandi. 2
Mayis'a kadar tutuklu kalan Gezmis, 30 Mayis'ta
6.Filo'yu protesto ettigi için yargilandi ve beraat
etti. Ögrenci eylemleri içinde etkinligi giderek artan
Deniz Gezmis, 12 Haziran 1968'de Istanbul Üniversitesi'nin
isgal edilmesinde önderlik etti. Isgal Konseyi adina IÜ
Senatosu ile Baltalimani'nda yapilan görüsmelere
katilan ögrenci heyetinin içinde yer aldi; ögrenci
haklarinin elde edilip isgalin sona erdirilmesinde
etkili oldu. Isgalden kisa bir süre sonra Istanbula
gelen 6.Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmis,
30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayi tutuklandi ve 20 Eylül'de
serbest birakildi. TIP içinde yogunlasarak, ayriliklara
ve tartismalara yolaçan ideolojik sorunlarda Milli
Demokratik Devrim(MDD) görüsünü benimseyen Deniz
Gezmis, bu görüsün özellikle devrimci ögrenciler
arasinda yayilmasinda etkili oldu. Ekim 1968'de
eylemlerde birlikte oldugu Cihan Alptekin, Mustafa Ilker
Gürkan, Mustafa Lütfi Kiyici, Cevat Ercisli, M.Mehdi
Bespinar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan'la
birlikte Devrimci Ögrenci Birligi(DÖB)'ni kurdu. 1
Kasim 1968'de TMGT, AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB'ün
baslattigi Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüsü'nü
düzenledi. Ardindan 28 Kasim 1968'de ABD büyükelçisi
Kommer'in gelisi sirasinda Yesilköy Havaalani'nda düzenlenen
protesto gösterileri nedeniyle tutuklandi ve bir süre
sonra serbest birakildi. Istanbul Üniversitesi'nde
sagci güçlerin 16 Mart'ta girismis oldugu hareketlere
ögrenci kitlesiyle birlikte karsi koyan Gezmis , bu
eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden
tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yatti. Ardindan 31
Mayis 1969'da IÜ Hukuk Fakültesi ögrencilerinin,
reform tasarisinin gerçeklesmemesini protesto için
giristikleri isgale önderlik etti. Üniversitenin
kapatilip, polise teslim edilmesi nedeniyle çikan çatismalarda
yaralandi. Hakkinda giyabi tutuklama karari olmasina
ragmen hastaneden kaçan Gezmis, Haziran'in sonunda
Filistin'e gitti. Filistin'e gitmeden önce 23 Haziran
1969'da TMGT'nin topladigi 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik
Kurultayi'na kendisi gibi haklarinda tutuklama karari
olan FKF Genel Baskani Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele
programi gönderdi. Eylül'e kadar Filistin'de gerilla
kamplarinda kalan Deniz Gezmis,1 Eylül 1969'da, 10
Haziran'da "üniversiteyi isgal" ettigi gerekçesiyle
Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi. Hakkinda tutuklama
kararinin oldugu bu dönemde gazeticilere gizlendigi
yerden demeçler verdi. 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde
oldugu sirada haber verilen polislerin de fakülteye
gelmesi üzerine teslim olan Gezmis, 25 Kasim'da serbest
birakildi. Ancak Yildiz Devlet ve Mühendislik
Akademisi'nde Battal Mehetoglu'nun sagcilar tarafindan
öldürülmesinden sonra okulda yapilan aramada, ele geçirilen
dürbünlü bir tüfegin Gezmis'e ait oldugu öne sürülerek
hakkinda yeniden tutuklama karari alindi. 20 Aralik
1969'da yakalanan Gezmis, kendisiyle birlikte tutuklanan
Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar
tutuklu kaldi. Bundan sonra ögrenci eylemlerinden
uzaklasarak, mücadelesini degisik alanlarda sürdürmeyi
planladi. Sinan Cemgil ve Hüseyin Inan'la birlikte
THKO'yu kurdu. 11 Ocak 1971'de THKO adina Ankara Is
Bankasi Emek Subesi'nin soygununu gerçeklestirenler
arasinda yeraldi. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin
Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçirilmasi eyleminde
de bulunan Gezmis, erlerin serbest birakilmasindan sonra
Sivas'in Sarkisla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf
Aslan'la birlikte yakalandi. 16 Temmuz 1971'de baslayan
THKO-1 Davasi'nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettigi
gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de idam cezasina çarptirildi.
6 Mayis 1972'de idam edildi.
|
*** Bu bölümde
anlatilanlar Erdal Öz'ün GÜLÜN SOLDUGU AKSAM adli
kitabindan alinmistir. ***
Herkes Ne Zaman ölür
Elbette GÜLÜN SOLDUGU AKSAM....
Bakiyorsun,çocugun dogum tarihine ya 1950 ya1951.Almis
eline silahi,eyleme girivermis.Suç bu çocuklarin
mi?Degil.Hiç degil.Geçmis kusaklarin sorumlulugunu da bu
kusak yüklenmis.Bu yeni arkadaslari söylüyorum.
Bak,bizim kusak baska türlüydü.
Biz edebiyattan falan geldik.Beni al iste:1966'da üniversiteye
girdim,Istanbul Hukuk Fakültesi.Partiye 1964'te girmistim,Türkiye
Isçi Partisine.Fakülte kantininde edebiyat
tartisirdik.Sonra Yenikapi'ya dadandik.Bir tür bohemlik
iste...
Bu yeni kusak,bizler gibi bohemlikten gelmedi.Edebiyatla
bile bile burda,maphushanede tanisti.Bu yeni kusak,bizler
gibi öyle uzun boylu düsünce tartismalari falan da
yapmadi,yapamadi;yapmaya firsat bulamadi ki.Üniversite özgürlüklerini
yasamanin ne oldu oldugunu bile anlayamadan kendilerini
eylemin içinde buldular.
Sonra bu yeni kusak,kültürden de nasibini alamadi.Örnegin,Beethoven'i
doya doya dinleyemedi.Pudovkin'in filmlerini bile rahatça,tat
alarak izleyemediler.
Düsünsene,bir resim sergisini bile söyle içlerine
sindire sindire gezip görme olanagi bulamadilar.Büyük
eksiklik bunlar.Bu eksikliklerin çok zarari oldu onlara.
...
Önemli degil belki ama,yahu bu çocuklar dogru dürüst
asik bile olamadilar.Sevgilileriyle oturup birer soguk birer
bira bile içemediler.Insanligin büyük kültür mirasini,en
iyi yine bir devrimci anlayabilir,en iyi o
degerlendirebilir.Bilime inananlarin ötekilere üstünlügüdür
bu.
Siradan bir burjuva,inan ki,Beethoven'in yedinci
senfonisini bir devrimci kadar anlayamaz bence,bir devrimci
gibi yaklasamaz ona...Ispanya içsavasini yasayan
biri,Rodrigo'yu nasil bizlerden daha iyi anlarsa bu da öyledir.
Balgat'taki
Amerikan üssünden kaçirdiklari askerler ...
Amerikalilar'in arabasi az sonra göründü.Geldiler.Durdular.
Ben hemen arabanin önüne firladim.Direksiyonun yanindaki
kapidan yusuf girecek arabaya.Ben öbür kapidan dalacagim.
...
sasirdilar...
Herifleri alip eve getirdik.Amaç apartmani.Yusuf
Amerikalilardan birini alip eve çikardi.ikisinin gidisleri görülecek
seydi:Yusuf,adamin yarisi kadar,ancak belinegeliyor.Dev gibi
bir zenci.Onlar kapidan girdiler.Bizde üç Amerikaliyi
pencereden soktuk içeri...
Yiyecek biseler çikardik önlerine.Çay demledik.Hiç öyle
iteleme kakalama yok...
Dördü de beyni yikanmis halk çocuklari.Onlara dünyadaki
savaslari,Amerika'nin yaptigini falan anlatiyorum...Larry öylesine
düsünüyor ki,agirimiza gidiyor.Onu da,öbürlerini de sürekli
yatistiriyoruz.Ama en çok Larry'yi.
Bir an önce kurtulmalarini onlaradan çok biz istiyor
gibiydik.Iste o ara bildiriyi hazirladik.Hüseyin götürdü
bildiriyi.Birkaç yere verdi.Hüseyin'i gönderdik,çünkü o
desifre olmamisti,adi geçmiyordu gazetelerde.Yetkili
makamlara tam 36 saat süre tanimistik.36 saat içinde
istedigimiz fidye ödenmezse,sözde bu dört Amerikaliyi öldürecektik.
Yok,öldüremiyorsun.Fasistlere benzemiyoruz biz.Kolay
degil adam öldürmek.
Üstelik adamlar suçsuz.Adamlar bilinçsiz ve senin
yasinda.Suçsuzlar.Dördünüde de bir suçu yok.Tek suçlari
Amerikali olmalari belki.Kendi kurulu düzenlerine karsi çikmamakla
objektif olarak suçlular belki,ama subjektif olarak hiçbir
suçlari yok adamlarin.Ayrica silahlari da yok.sen silahlisin
karsilarinda.Yani kosullar esit degil.
...
Ve olmadi.Öldüremedik.
Bu konuyu aramizda hiç konusmuyoruz.Olaydan sonra
arkadaslarin da benim gibi seyler düsündüklerini
anladim;sonradan anlattilar.Ben açikca söyledim ''Öldüremem''
dedim,oysa basta öldürürüm diyordum.
Sinan, daha baslangiçta öldüremiyecegini anlamis.
Hiçbirimiz adam öldürmemisiz ki o güne kadar.Hiçbir
deneyimimiz yok.O günden sonra da öldürmedik kimseyi. Biz
adam öldürmedik reis..!
SON SÖZLER
Idamlari izleyen iki avukattan biri olan Mükerrem Erdogan
o sabahi söyle anlatiyor:
Deniz bize döndü."Cezaevinde bizi, yangindan mal kaçirir
gibi kaptilar, havalandirarak getirdiler. Ayakkabilarimizin
baglarini bile baglamamiza firsat vermediler. Postallarimin
baglarini baglasinlar; asildigimda ayagimdan düsmelerini
istemem." dedi. Deniz gardiyanlarin yardimiyla masaya çikti.
Bir gardiyan ilmigi açti, genisletti, basindan geçirip takti
Deniz'in bogazina. Iste o an Deniz son sözlerini söyledi:
"Yasasin tam bagimsiz Türkiye! Yasasin
Marksizm-Leninizm! Yasasin Türk ve Kürt halklarinin
kardesligi! Yasasin isçiler, köylüler! Kahrolsun
Emperyalizm!
Deniz'in asilmasi sirasinda Yusuf'u alip oraya getirmisler.
Bize dönerek "Duydum Deniz'in sesini." dedi.
Daragaci hazirlanmis, tazelenmisti. Yusuf masaya oradan da
tabureye çikti. Geçirdiler ilmigi boynuna. Yusuf da gür, yürekli
bir sesle son sözlerini söyledi, taburenin üzerinde:
"Ben ülkemin bagimsizligi ve halkimin mutlulugu için
serefimle bir defa ölüyorum! Sizler bizi asanlar
serefsizliginizle her gün öleceksiniz! Biz halkimizin
hizmetindeyiz! Sizler Amerika'nin hizmetindesiniz! Yasasin
Devrimciler! Kahrolsun Fasizm!
Bu arada Hüseyin'i getirdiler. Bildigimiz Hüseyin'di. Her
zamanki Hüseyin. Sigara içip içmeyecegini sorduk. "Içmeyim."
dedi. Bize döndü. "Söyleyin babama." dedi;
ayagindaki lastik ayakkabilari gösterdi, "Babam, yarin
ayagimdaki bu lastik ayakkabilari görüp, dogru dürüst bir
ayakkabisi bile yokmus diye üzülmesin. Askeri Cezaevinde,
ayakkabilarimizi giymemize bile firsat vermediler.
Ayakkabilarim cezaevinde kaldi. Onlara hediyem olsun."
dedi. Durdu. "Sehpaya çik." diye bagirdi savci. Hüseyin
savciya döndü masanin üzerinde, "Sabirli ol, çikacagim."
dedi. Ve tabureye çikmadan, masanin üzerinde, yürekli bir
sesle bagira bagira son sözlerini söyledi: "Ben sahsi
hiçbir çikar gözetmeden halkimin mutlulugu ve bagimsizligi
için savastim! Bu bayragi bu ana kadar serefle tasidim!
Bundan sonra bu bayragi Türk halkina emanet ediyorum! Yasasin
isçiler, köylüler ve yasasin devrimciler. Kahrolsun Fasizm!
|